Dün itibariyle bu diziyi de bitirmiş oluyorum. Çok güzel bir diziydi . Polisiye ve intikam karışımı bir şeydi. Bu dizide Lee Min Ho ' ya tek kızdığım nokta Savunma Bakanı ' nın oğullarını askere göndermesi ... Kendi gitti sanki ... Neys ekonuya geçelim .
Hikaye ' nin Konusu ;
Lee Yoon Sung (Lee Min Ho) henüz bir aylıkken ölen babasının en yakın arkadaşı tarafından kaçırılır ve babasıyla birlikte ölen 20 askerin intikamını almak için eğitilir.. 17 yaşındayken tüm bunları öğrenir ve bambaşka bir insan olmak üzere kendini geliştirir. Yıllar sonra mükemmel kariyeriyle ile Seul’e dönen Yoon Sung uzman olarak Choong Wa Dae’de çalışmaya başlar fakat asıl görevi çeşitli yasadışı suçlara da bulaşmış olan 5 kişiden babasının ve Nampo Limanı’nda ölen askerlerin intikamını almaktır..
İlk olarak 1. bölüm harikaydı . Askerlerin öldüğü bölüm acılı olsa da gerçekçiydi . Ardından yıl atladıktan sonra Lee Min Ho’nun 17 yaşındaki haline bayılım ... Bir de filin üstündeki hali beni benden aldı resmen . Tatlı, sevimli, her şeyden habersizdi zavallım. Dağınık saçları , salaş kıyafetleri falan gerçekten süperdi ... Yemek yiyişi, kızlara göz kırpması falan ...
Daha sonra dönüşeceği karizmatik, kariyerli, cool ve maalesef hallyu star saçıyla Seul’e dönen Yoon Sung’dan daha çok sevdim hatta çıtır Yoon Sung’u ...
Bu da hem gerçek hayatta hem de dizideki sevgilisi Kim Na Na (Park Min Young)... Keşke sevgili olduklarını öğrenmeden önce izleseydim bu diziyi . Her gördüğüm yerde “Ayy şurası da çok çirkinmiş, uff neresini sevdi ki bu kızın?” şeklindeki çamur atma faaliyetlerimi bıkmadan , usanmadan sürdürdüm ... Neyse kıskançlığımı bir kenara atıyorum , bildiğimiz üzere Nana başkanın koruması ve Yoon Sung’un Judo hocası... Bu kadar minyon, mini minnacık bir insanın koruma olabileceğine inanamıyor insan ama gerçek bu... Çok akıllı, tatlı, duygusal, şahane bir karakter kendisi.. Baştan sona sevmediğim, rahatsız olduğum hiçbir şeyle karşılaşmadım Nana’da..
Diğer dizilerde esas kızların yüzsüzlük edip esas oğlanın peşinden ayrılmamasına sinir olurum aslında ama bunda öyle bir şey olmadı. Çünkü biliyorum ki bu ikilinin bir arada olması gerçekten çok zordu ve kız çocuğu çok ama çok seviyordu... Son bölüme kadar yanlış anlaşma , bir ayrılıp bir barışma falan olmadan yaşadılar aşklarını, uzaktan da olsa...Ama başkanın küçük kızı sinirlerimi bozdu ... Çocuk nereye baksa hoopp bizim bücürük orda ... Bi düş şu çocuğun peşinden ya ... Bücürük işte . O bebe senin gibi küçük bebeyi ne yapsın ... Bir se yanında Na Na varken . Son dakikaya kadar ayrılmadı çocuğun yanından. İkilinin en sevdiğim sahnesi de judo dersi sahnelerinden biri oldu.. Bu sahnede kız Yoon Sung’un City Hunter olduğunu ve omzunun yaralı olduğunu biliyor ama bunu çaktırmaması, çocuğu yerden yere atması gerekiyordu. İkili böyle hüzünlü hüzünlü bakıştılar, kız yapamadı ... Ne tatlı kız bu Nana ya... Amaa.. Beğenmedim ki ben bu kızı, Lee Min Ho ’nun sevgilisinin daha güzel bir kız olmasını ummuştum , neyse fazla objektif olamıyorum sanırım, oğlumuz beğenmiş sonuçta Allah ayırmasın ...
Dizinin ağır toplarından, Yoon Sung’un üvey babası Lee Jin Pyo, sahte kimliğiyle Steve Lee. Yıllar önce ölen askerlerin içinden bir tek O sağ kurtulmuştu , acıdım yaa ... Yaşamasının tek amacı öldürülen arkadaşlarının intikamını almaktı. Adamda merhamet şefkat gibi duygular kalmamış, ama haklıydı da ... Dizinin başında Yoon Sung için bacağını feda ediyor ama bunu bile intikam alması için yetiştirdiği çocuğa bir şey olmasın diye yaptığını düşünüyordum ben ama sonradan anladım ki bunu gerçekten Lee Min Ho ' yu kurtarmak için yapmıştı ... Amaa... Ben bu adamı çok sevdim, böyle karizmatik bir rol bulmuş kendisine ... Adamın bakışları, alttan alttan gülüşü falan çok çekici aslında ... Dizinin sonunda da “City Hunter benim!” dedi ya . Etkilendim ama bir bakıma oydu gerçektende adamın lakabını bile buldum ... '' İNTİKAM SAVAŞÇISII '' etkileyici bir lakap .. Gerçek Şehir Avcısı da böyle olur zaten , karıncayı incitmekten korkan çıtırımız Yoon Sung’umuz için bu görev fazla olmuş bence...
Bu da Savcı Kim Young Joo (Lee Joon Hyuk).. Dizinin ilk bölümünden itibaren City Hunter’ın ve onun kendisine gönderdiği suçluların gizemini çözmeye çalışıyor.. Ben bu adama çok üzüldüm, 20 bölüm boyunca her şeyi anlıyor, her sırrı çözüyor ama bir türlü kanıtlayamıyor,ama bence kanıtlamak da istemedi yoksa bu kadar azimli bir adam kanıtlayabilirdi. City Hunter’ın maskesini düşürüp de kimliğini anladığı zaman ona “Git!” demesi çok karizmatikti , kalbimi kazandı işte orada ... City Hunter’ın maskesi meselesi de ayrı bir sorun zaten, abi maske el kadar , adam kabak gibi ortada ve sen 2 metre uzağındasın bir zahmet tanı yani.. Ayrıca her yerde Lee Min Hoo gibi uzun, kaslı, yapılı, manken gibi çocuk kaynıyor sanki, insan arkadan görse tanır yahu ...
Bu da Yoon Sung’un annesi Lee Kyung Hee. Bu kadını ilk Shining Inheritance’da görmüştüm Burada ise Shining Inheritance’taki rolünün tam aksine ömrü oğlunu görme umuduyla geçmiş zavallı bir kadın Kyung Hee... Dizinin her bölümünde “Kavuşsunlar artık yeter!” diye bas bas bağırmıştım yani ... Ama çok şükür son bölüm gelmeden kavuştular ana oğul ... Bir de en sonda çocuk gerçek babası sandığı adamın da gerçek babası olmadığını öğrendi , kaç babası var bu çocuğun yahu dedim artık, yazık Her şeye rağmen annesini suçlamaması çok güzeldi, çocuk aşmış artık, olgunlaşmış yahu
Min Ho’nun saçı için ayrı bir parantez açmadan geçemeyeceğim.. Hallyu star saçı ona yakışıyor ama yine de ona her saçın yakıştığı kesin - apaçi model hariççç - . Personal Taste’de saçları yakışmıştı ama ... Her neyse ya Min Ho her haliyle kabulümüz :):):) ...
İki saç arasında siz karar verirrsiniz :):)
CİTY HUNTER ;
PERSONEL TASTE ;
Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim bir nokta var ... Dövüşmek bir insana ancak bu kadar yakışabilir herhalde.. Hele o merdivenlerden inerken uçarak tek bir tekme darbesiyle karşısındakini yere serdiği bir sahne vardı, yine defalarca izlenesi cinstendi.. Neyse iyice fangirl yazısı kıvamına giriyor post, her neyse nerede kalmıştık biz? Ha, Lee Min Ho dizi boyunca bu kadar dövüştü bir kez burnu bile kanamadı kardeşim! Yüzünde bir çizik bile göremeden bitirdik diziyi, savcının karısı bile iki tokatlandı yüzü mosmor oldu, ama belki de çocuk öyle iyi eğitilmiştir ki artık vücudunda iz kalmıyordur falan , şaka bir yana Lee Min Ho gerçekten o bebek yüzüyle, uzun, kaslı da olsa narin vücuduyla, şık kıyafetleriyle bir türlü “city hunter” izlenimini veremedi bana, tamam çocuk koskoca Blue House’da çalışıyor, bakımlı olmalı falan ama savaşçı denince azıcık kirli sakallı, yapılı, salaş kıyafetli, yüzünde birkaç çizik olan biri geliyor benim gözümün önüne... Ama bu versiyon süperdi ... Tüm '' cty hunter'' ler böyle olsa keşke :):) ...
Dizinin bu sahnesini ne zaman görsem gülmekten alamıyorum kendimi çünkü nasıl çekildiğini gördüm TV’de.. Kızın altında sebze kasası gibi bir şey vardı, ancak ulaşabiliyordu Min Ho’nun boyuna Gerçekte de kasa gerekebilir gibi saçma sapan düşünceler geldi aklıma kovdum sonra onları, ayakta öpüşmek zorunda değiller ya kardeşim .. Ama gerçektende komik düşünsenize çekimdesiniz ve ayağınızın altında bir kasa var :):):) - neyse konuya dönelim -
Dizide rahatsız olduğum kısımlar var mıydı diye düşünüyorum, yoktu sanırım... İyi ki dizinin sonunda Başkan suçsuz, sütten çıkmış ak kaşık çıkmadı, politika için pisliğe bulaşmak zorunda kalan sıradan bir insan olduğunu gördük Başkan’ın... Böylesi çok iyi olmuş.. Buna ilaveten çoğu şey hazır olarak geldi Yoon Sung’un önüne, birçok olayda araştırma yapmasına bile gerek kalmadan tesadüfen işlerin iç yüzünü öğrendi. Bazı şeylerin ortaya çıkması fazla kolay oldu hatta, bu da masalsı geldi bana yine.. Ve son bir soru.. Benim bildiğim kadarıyla mahkeme kararı alınmadan çekilen kayıtlar delil olarak kullanılamıyor. Kore’de böyle değil mi acaba? Merak ettim...
Ve dizinin sonu.. Ucu açık bitirilmiş bildiğimiz gibi.. İyi mi olmuş kötü mü olmuş karar veremedim ben aslında.. Hollywood filmlerinden alışkınım böyle sonlara ama yönetmen sonu bize bırakmasaydı daha iyi olabilirdi.. Daha farklı bir son düşünmek istesem de düşünemiyorum, üvey baba Başkan’ı öldürmeye and içmiş ve Yoon Sung iki babasının da ölmesine razı değil... En fazla ikisini yalnız bırakıp kozlarını paylaşmalarını bekleyebilirdi ki biliyoruz Yoon Sung böyle biri değil.. Bu yüzden sonun çok da kötü olmadığını düşünüyorum ben, hatta Yoon Sung’un ölmesi, babasıyla ellerinin birleşmesi falan oldukça etkili olmuş, ki ben etkisini hala atamadım üstümden.. Lee Min Ho’nun buradaki performansı gerçekten şahaneydi, gözleri dolu dolu üvey babasına “Öz babamı öldürsem mutlu mu olacaksın? Benim için bacağını kaybetmiş olan babam karşıma geçmiş bana silah çekiyor.. Ne haldeyim biliyor musun? Ben sadece seninle sıradan ve mutlu bir hayat yaşamak istemiştim..” dediği yerde koptum ben zaten...-ağladım:(- Ve son olarak ben Yoon Sung’un öldüğünü düşünüyordum, ama en son sahnede arabasını sürerken gördük kendisini...
- SONNN -
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder